Bilim Nedir? Bilim İnsanı Ne Yapar?

Bilim Nedir? Bilim İnsanı Ne Yapar?
Bilim Nedir? Bilim İnsanı Ne Yapar?

Bilim bilgi toplamak, bilgiyi elde etmek, bilgiyi bulmak, bilgiyi ele geçirmek için yapılan düşünsel, eylemsel ve yararlı olan kişisel ve ortak uğraş veya uğraşlar olarak tanımlanabilir. Ancak, bilgi dediğimiz zaman orada biraz durmak ve düşünmek gerekir. Bilgi insanın duyu organları ile algıladığı uyarıları beyin etkinliğiyle değerlendirip tanımladığı bir soyut nesnedir. Bu soyut varlık bir başka amacı gerçekleştirmek için kullanıldığında bir sonuç elde edilir. Bu sonuç beklenen ya da beklenmeyen bir sonuç olabilir. Ancak her iki durumda da bu sonuç bir uygulamanın “pratik” de dediğimiz sonucudur. Eğer bu sonuç beklenene uygunsa kullanılan bilginin doğruluğu hakkında güçlü bir kanıt elde edilmiş olacaktır. Şimdi ikinci soru: Beklenen sonuç elde edildiğine göre kullanılan bilgi bir gerçekliği gösteriyor mu? Burada felsefe alanına giren önemli bir tartışma konusuna giriyoruz. Bu konuyu felsefe ile uğraşanlara ve geçmiş filozof ve bugünkü düşünürlere bırakarak genel kabul görmüş bir kanıyı belirtmekle yetineyim: Bilim kurallarına uygun olarak yönetilip uygulanmış çalışmaların sonucu olarak bilimsel yöntemlerle doğrulanmış bilgiler gerçekliği yansıtmaktadır. Bunun tersi kanıtlanamamıştır sanırım.

Bilgi doğa hakkında toplanmış gözleme dayalı kanıtlar, laboratuvarlarda elde edilmiş ve bilimsel yöntemlerle uygulanmış deney sonuçları, mantıksal ve gözlemsel varsayımlara dayalı olarak  olarak geliştirilen fiziksel,  kimyasal ve matematiksel modellerden yola çıkılarak geliştirilmiş ve bilimsel yöntemlerle kanıtlanmış sonuçlardır. Ancak bilimsel yöntemlerle kanıtlanamamış ve gerçeklik olasılığı olan bazı bulgular da olası bilgi olarak kabul edilebilir. Bu tür bilgiler  teorik ya da ucu açık bilimsel çalışmalar tarih boyunca ortaya konmuştur.

Şimdi bilim insanı kimdir sorusunu soralım. Bilim insanı yukarıda kısaca özetlediğim çalışmaları yapan kişi ve kişilerdir. Bunların büyük çoğunluğu kendilerine bu çalışmaları için yaşamlarını sürdüren bir iş verilmiş olan insanlardır. Ne var ki geçimini başka biçimde sağlayan fakat yukarıda belirtilen biçimde çalışmalar yaparak çalışmalarını topluma yansıtmış olan insanları da bilim insanı ya da bilim kişisi saymak gerekir. Bilimcilere iş veren kurum devlet ya da özel sektör kurumları olabilir. Bu işlevi gören devlet kurumları üniversiteler ve araştırma kurumlarıdır ve kamu yararına çalışırlar.

Bilim insanın davranışsal özelliklerine gelince her şeyden önce meraklıdır, gerçeğe ulaşmak isteği duyar. Çalışmalarında dürüst olmak zorunda olduğunu bilir. Donanımına gelince, öğrenmeye ve mantıklı düşünmeye yatkın yeterli zekâsı, yalnız kendi alanında eğitilmiş değil, alanına yakın konularda da bilgilere sahip olmak için uğraş vermiş, bilgiye ulaşma becerisine sahip donanımdadır.

Bilim insanı halk dilinde alim olarak nitelenen yalnızca çok kitap ve belge okumuş, bilim ve yazın adamlarının şimdiye kadar ürettikleri bilgileri öğrenmiş ve özümsemiş bir kişi değildir. Bilim insanı alanı ve yakın alanlardaki daha önce üretilmiş bilgileri incelemiş ve yeni bilgiler üretmek, çözülmemiş soru ya da problemlere yanıt arayan, bunun için bilimsel yöntemlerle çalışan kişidir. Bilim insanı kendine güvenir, ama mütevazıdır, övünmez, kanıtlar.

Bilim insanı merakını giderene kadar ya da yoruluncaya kadar okuyan ve düşünen kişidir. Bilim insanı saatlerce laboratuvarda deney yapan, mikroskop altında nesneleri günlerce inceleyen  ya da ölçen, bilimsel problemleri sürekli beyninde saklayan ve çözmeye çalışan, sürekli daha önce yaptığı çalışmaları gözden geçiren, sürekli yaptığı yanlışları bulup yerine doğrularını yerleştiren, alanındaki araştırmaları en uç noktalarında izleyen, alanı ve ilgili alanlardaki geçmiş ve güncel literatürü öğrenmeye çalışan, beyninde sürekli yeni sorular olan kişidir. Bilim insanı geniş bir hayal gücüne sahiptir. Hayallerini gerçeğe dönüştürmek için sabırsızdır; bu ona büyük mutluluk verir. Tıpkı Steve Jobs gibi.

Bilim insanının zor ve mutlu bir yaşamı vardır; bundan gocunmaz. Tek kaygısı düşüncelerini ve eserlerini özgürce duyurmasına ve yazmasına engel çıkarılması, merak ettiği konularda kendisine izin verilmeme olasılığıdır. Tıpkı Stephen Hawking’in hiçbir bedensel ve fiziksel engel tanımadan yıldızların gizini çözmeye çalışmış olması gibi.

Gelelim teknolojiye: Teknolojik gelişmeler bilimsel çalışmalara, hiç değilse eski çağlarda olduğu gibi rasyonel ve bilimsel düşünceye ve düşünceyi maddesel gerçekliklere dönüştürme uğraşına dayanır. Teknolojik buluşlar, icatlar, ürünler uzun ve zahmeti çalışmaların sonucudur. Bunun için bilim adamları, mühendisler, mucitler yıllarca çalışırlar. Thomas Alva Edison’un elektrik ampulünü yapıncaya kadar 1000’e yakın deney yaptığı söylenir. Teknolojik gelişmeler bir kişinin ya da bir grubun eseri değildir. Bazen yüzlerce, bazen binlerce kişinin çalıştığı uzay araştırmalarında olduğu gibi. Bir teknolojik ürün, bir makine ya da alet çok kez tek bir patentin sonucu değildir. Birçok patentten esinlenmiş, birden fazla patentin ürünü olan parçaların bir araya getirilmesi ile oluşur. Bir binek otomobilinin 2000’e yakın parçadan oluştuğunu sanıyorum. Kullanılan patentler yılların birikimi, birçok mucidin eseridir.

Teknoloji üretimi çok bileşenli ekonomik ve yönetsel bir uğraştır. Bilimcilerden  ve uygulayıcı olarak mühendislerden oluşan  teknik ekip, finansman, projelendirme, planlama, pazarlama ve lojistik gereksinimleri sağlayan personel, kurum ve tesis (mekân) gerektir. Her sözden öte teknoloji geliştirme basit ve kolay değil, ciddi bir iştir.

Ülkemizde bunu başaracak her türlü olanak olduğuna, zamanı iyi kullanmak gerektiğine inanıyorum.

Prof. Dr. Güngör Başer

Dokuz Eylül Üniversitesi – Emekli Öğretim Üyesi

İzmir, 22.2.2021

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*