
BİLİM VE İNSAN
Bilim ve İnsan: Bilim ne demekmiş bir bakalım.
Bilim; merakın yöntemli bir araştırma sürecini gözlem ve deney kullanarak gerçekliğe ulaşma yolunda elde edilen dizgesel bilgidir.
İnsanoğlu varoluşundan bugüne değin, aklını kullanmaya ve temel ihtiyaçlarını güvence altına almaya başladığı andan itibaren, meraklarının peşinden gitmiş ve bilgi biriktirmiştir.
Bu bilgi, deneyimsel bilgidir ilk başlarda. Sonraları kayıt altına alınmaya başlanmıştır ancak halâ bilgi, bilime evrilmemiştir.
Bilim meraktan yola çıkarken amaç da besler. Bir teoremi vardır. Bunu gözlem, deney ve düşünce aracılığı ile sistematik bir şekilde inceler ve teoremine dair somut kanıtlar ile savunmasını yapar.
Doğal dünyaya ilişkin deneysel araştırmalar Antik Çağ’da Thales ve Aristo tarafından tanımlanmış, bilimsel yöntemler ise orta Çağ’dan itibaren kullanılmıştır.
Ancak “bilim insanı “ (scientist) tanımı ilk kez William Whewell tarafından 19. yy’da kullanılmıştır.
İnsan ile bilimin ilişkisi, merakın akılla ilişkisiyle birlikte seyreder. Bilim ile arası iyi olanların, meraklarını koruyan çocuk yanları canlıdır.
Heyecanla öğrenir; araştırır; gerçeğin peşinde gider. Görünen ve söylenenin, gerçekten öyle mi olduğu ya da gözlemlediğinin nasılını merak ettiğinde, bilim ile insanın ilişkisi başlar.
Bilim kanıtlar ile konuşur. Ancak kanıtlayabildiği her durum ve konu hakkında bilgi birikimi arttıkça, daha farklı bağlantılar ve bağıntılar ile yeniden yapılandırılır. Bilim bir nevi sürekli kendine meydan okumadır.
İlerleme gelişim ve değişim, böylelikle yolunu, savrulmadan bulur. Her seferinde bir öncekinin üzerine kurulur.
İnsanı, temel ihtiyaçlarını karşılamada güvence altına aldığımızda, merakın önünü ezber ve dogmalar ile kesmediğimizde, bilgiye bilimsel yöntemler kullanarak ulaşmayı, aksini düşünüyor ise veya gözlenmiyor ise yine bilimsel yöntemlerle karşı çıkma değiştirme şansını ve hakkını verdiğimiz mecrada bilim keyifle yaşamını sürer.
Sanat, estetik duygusunun; bilim merak duygusunun kendini doyurduğu verimli topraklardır. Akıl bu toprakların tohum çıkını, önceki deneyimler kitaplar araştırmalar suyu besinidir. Ve özgür düşünce ortamı, havasıdır güneşidir.
Sanat ve bilim insanlığın gelişimindeki mihenk taşlarıdır. Birbirinden ayrı gibi görünse de ; beynimizin iki lobunu ayrı ve tek kullanmanın, insanı nasıl da sakat bırakacağını fark ettiğimizde, bir bütün olduklarını anlayabiliriz.
Bilim ve sanatın dansı iyi bir tango izlemek gibi keyifli; o dansı yapmaksa çok çalışmak ve emek vermekle ilgilidir.
İyi birer dansçı olmak için susan merakımıza biraz kulak kabartalım. Ne dersiniz?
İlk yorum yapan olun